Skip to main content

Sürdürülebilirliğin Tarihsel Perspektifi

Çağımızın en önemli konularından birisi olan sürdürülebilirlik kavramının nerede, nasıl, neden ortaya çıktığını kısaca göz atmak ister misiniz?

Yayınlandı
24 Eylül 2024 13:38

Nereden çıktı bu sürdürülebilirlik? Neden herkes onu konuşuyor? Aslında her şey gelecek nesillere daha iyi bir dünya bırakmak arzusu ile başladı.

Sürdürülebilirlik önceleri Sürdürülebilir kalkınma olarak karşımıza çıktı ve, geçmişten günümüze uzanan süreçte önemli bir evrim geçirdi.  Tarihsel süreçte insanların; kaynakların sınırlı, ekolojik dengeye olan etkilerinin sürdürülemez olduğunu fark etmesiyle birlikte ortaya çıkan bu kavram ekonomik, sosyal ve çevresel boyutları içinde barındıran bir yaklaşımı temsil etmeye başladı.  

 Endüstri devrimi sonrası doğanın tahrip edilmesi ve kaynakların aşırı tüketimi gibi sorunların fark edilmesiyle gelişen kavram, özellikle 20. yüzyılın ikinci yarısından itibaren, çevresel sorunlar ve kaynakların tükenmesi gibi küresel tehlikelerin ortaya çıkmasıyla bu kavramın önemi daha da arttı.  

Sürdürülebilir kalkınma fikri, modern anlamıyla 1980’lerin başlarında uluslararası düzeyde tartışılmaya başlandı. Bakıldığında “Birleşmiş Milletler” (BM) tarafından 1987 yılında yayımlanan “Brundtland Raporu” (Our Common Future), sürdürülebilir kalkınma kavramını geniş kitlelere tanıtan bu alandaki ilk kapsamlı çalışmalardan biri oldu.  Rapor, kalkınmanın “Bugünkü ihtiyaçları karşılarken, gelecek nesillerin ihtiyaçlarını da göz önünde bulundurma” ilkesini ortaya koydan bir rapor özelliğine sahipti.  

Günümüzde; Sürdürülebilir kalkınma perspektifi, çevresel sürdürülebilirlik, ekonomik kalkınma ve sosyal adalet arasında denge kurmayı amaçlamakta.  Doğal kaynakların sürdürülebilir bir şekilde kullanılması, ekosistemlerin korunması, enerji verimliliği, atık yönetimi gibi konular bu çerçevede ele alınır. Bu yaklaşım, ekonomik büyümenin sadece gelir artışı olarak değil, kaynakların verimli kullanımı ve toplumsal refahın artırılması olarak değerlendirilmesi gerekliliğini vurgular. 

Bugün, sürdürülebilir kalkınma uluslararası politika gündeminin merkezinde yer almakta ve pek çok ülke tarafından benimsenmiş bir hedef olarak kabul edilmektedir. Birleşmiş Milletler’in 17 Sürdürülebilir Kalkınma Hedefi (SDG’ler), dünya genelinde kalkınma çabalarının sürdürülebilirlik ilkeleri doğrultusunda yönlendirilmesini amaçlamakta. Bu hedefler arasında yoksulluğun sona erdirilmesi, eşitsizliklerin azaltılması, temiz su ve enerji erişiminin sağlanması gibi konular yer almakta. 

Sonuç olarak, sürdürülebilir kalkınma yani sürdürülebilirlik kavramı; insanlığın küresel bağlamda yaşadığı sorunlar karşısında aldığı bir önlem olarak değil, aynı zamanda gelecek nesillere daha iyi bir dünya bırakma arzusunun ifadesi olarak da kabul edilmekte. Geleceğe dair umutlarımızı ve yaşam kalitesini korumak için bu ilkelerin benimsenmesi ve uygulanması küresel düzeyde önemli bir gerekliliktir.